Çalan Şarkı

Title

Artist

Dinlediğiniz Program

NONSTOP KEYİF

00:00 09:00

Dinlediğiniz Program

NONSTOP KEYİF

00:00 09:00

Gelecek Program

GÜNEBAKIŞ

09:00 10:00


GELECEĞİN KAYNAĞI NÜKLEER ENERJİ

Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Caner Yalçın, Radyo K.İ. ’de Güne Bakış programında nükleer çalışmalar hakkında bilgiler verdi.

Sözlerine ilk olarak nükleer enerjinin ne olduğunu açıklayarak başlayan Doç. Dr. Caner Yalçın, nükleer enerjinin atom çekirdeğindeki reaksiyonlar sonucu elde edilen bir enerji olduğunu ifade etti. İki farklı reaksiyon tipi bulunduğundan bahseden Doç. Dr. Caner Yalçın, bunlardan birincisinin Fisyon olduğunu söyledi. Doç.Dr. Yalçın, Fisyon’nun ağır kütleli çekirdeklerin parçalanmasıyla medyana geldiğini ve günümüzde kullanılmakta olan bütün reaktörlerin hepsinin bu tipteki reaksiyonlardan oluştuğunu ifade etti. İkinci reaksiyonun ise adının füzyon olduğunu söyleyen Doç.Dr. Yalçın, bu enerji biçiminin de güneş ve yıldızlardaki küçük kütleli çekirdeklerin birleşmesiyle meydana gelen reaksiyonlar sonucu ortaya çıkan enerji olduğunu aktardı. Doç. Dr. Caner Yalçın füzyon alanında hâlihazırda ticari amaçlı olarak herhangi bir enerji üretiminin olmadığını sözlerine ekledi.

Konuşmasına nükleer enerjinin tarihinden bahsederek devam eden Doç. Dr. Caner Yalçın, ilk olarak 1910’lü yılların başına gitmemiz gerektiğini çünkü o yıllarda modern fiziğin ve nükleer fiziğin geliştiğini söyledi. Doç. Dr. Yalçın, gelişen teknolojilerle birlikte çekirdeklere uranyum verildiğinde ortaya büyük miktarda enerjilerin ortaya çıktığını, çıkan enerjinin ise bir bomba görevi taşıdığını söyledi. Doç. Dr. Yalçın, bu keşfin 2. Dünya savaşı sırasında öğrenildiği için bu teknolojinin gelişmesi için siyasiler ve devlet adamlarının da nükleer enerji konusunda büyük bir destek sağladıklarını anlattı. Doç. Dr. Yalçın, siyasilerin o zamanlarda asıl isteklerinin atom bombası yapmak olduğunu ve bunun 1945 yılında ABD tarafından 1945 yılında Japonya’nın Nagazaki şehrine atılan bomba ile gerçekleştiğini ifade etti.

Doç. Dr. Caner Yalçın, nükleer enerji çalışmalarında kaydedilen ilerleme sonucunda birçok kullanım alanı olduğuna değinirken, örneğin tıp alanında hayatımızı kolaylaştıran kullanımını örnek gösterdi. Aklımıza gelmeyecek çok farklı alanda nükleer enerjinin kullanıldığına dikkat çeken Doç.Dr. Yalçın, nükleer enerji santralleri hakkında da bilgiler verdi.

Türkiye’de kurulan nükleer reaktörlerden de söz eden Doç. Dr. Caner Yalçın, 1962 yılında Küçükçekmece’de ilk reaktörümüzün kurulduğunu reaktörün adının TR-1 olduğunu ve bu reaktörün küçük enerjiye sahip araştırma reaktörü olduğunu söyledi. Daha sonrasında 1984 yılında TR-1 reaktöründen daha kapsamlı ve yüksek enerjiye sahip bir TR-2 reaktörünün kurulduğunu belirten Doç.Dr. Yalçın, 1979’da İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü’nün reaktörünün devreye girdiğini anlattı.

Doç. Dr. Caner Yalçın, Türkiye’nin nükleer teknolojiler ile ilişkisinin yeni olmadığına dikkat çekerken 1955 yılında diğer ülkeler ile eş zamanlı faaliyetlerin başladığını ancak nükleer enerji teknolojisi geliştirmek konusunda zorlandığımızı ifade etti. Reaktör tiplerine de değinen Doç. Dr. Yalçın, birçok farklı reaktör tipi olduğunu fakat temelde hepsinin aynı çalışma mantığı olduğundan bahsetti. Doç. Dr. Yalçın, 32 ülkenin nükleer enerjiyi aktif şekilde kullanabildiğini ve dünyada aktif olarak 438 tane nükleer reaktörün çalıştığını bununla beraber dünya genelinde 58 tane reaktörün de inşa aşamasında olduğunu söyledi. Doç. Dr. Caner Yalçın, dünya geneline bakıldığı zaman en fazla nükleer enerji santraline sahip olan ülkelerde ilk sırada ABD’nin olduğunu ancak enerji ihtiyacını karşılama noktasında Fransa’nın lider olduğunu aktardı.

Gelecekte nükleer enerjinin önemli bir kaynak olacağını ifade eden Doç. Dr. Caner Yalçın, ülkelerin nükleer enerji santralleri kurabilmek için belirli koşulları yerine getirmesi gerektiğini bu koşulların en başında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından izin verilme şartı olduğunu söyledi. Doç. Dr. Yalçın, konuşmasında nükleer enerji santrali kurulma prosedürlerinin detaylarına değinirken önemli koşullardan birinin de santrallerin su kenarında kurulması zorunluluğu olduğunu belirtti. Doç. Dr. Yalçın, bunun temel sebebinin soğutma suyu ihtiyacından kaynaklandığını ifade etti.

Türkiye’deki nükleer enerji santralleri hakkında da konuşan Doç. Dr. Caner Yalçın, Mersin AK kuyuda planlı olarak çalışmaların devam ettiğini, Sinop’ta kurulması planlanan santralin ise Japonlarla yapılan anlaşmanın bozulması nedeniyle beklemede olduğunu aktardı.

Muhabir: Mehmet Karakuş

Kameraman: İhsan Bora Vatanlar

Röportajın tamamını buradan dinleyebilirsiniz.


Bunları da okuyabilirsin